İlk defa Koreli bir yazarın kitabını okudum. Açıkçası 6-7 yıldır düzenli olarak Kore dizileri izleyen biriyim. Bu yüzden Kore kültürüne oldukça aşinayım. Ancak şimdiye kadar Kore Edebiyatı’na dair pek fikrim yoktu. Bunun çok fazla Türkçe çevirilerine rastlayamadığım ve belki de pek popüler olmamasına yoruyorum. Ama Han Kang’ın Vejetaryen kitabı baya popülerleşti. April Yayıncılık’ı kutlamak lazım. Çünkü harika bir kapak tasarlamış ve reklamını da iyi yapmış olacak ki her yerde karşıma çıktı kitap. Ya da algıda seçicilik devreye girdi ve her yerde ilk onu fark ettim. Aldıktan sonra da bir çırpıda okuyup bitirdim. Böylece Kore Edebiyatı’na güzel bir giriş yapmış oldum.
Kitap, birbirinin devamı olan “Vejetaryen”, “Moğol Lekesi”,
“Alev Ağacı” adında üç bölümden
oluşuyor. Her bir bölüm tek tek okunduklarında da kendi içinde anlaşılabiliyor.
Çevirisi ise harika olmuş.
“Karım vejetaryen oluncaya dek onun özel bir insan olduğunu hiç düşünmemiştim.”
Kitabın konusu: Yonghe
adında oldukça sıradan olan, hatta kocasının sırf bu kadar sıradan olduğu için
onunla evlendiği, tek hobisi kitap okumak olan bir kadının bir gece bir rüya
gördükten sonra aniden vejetaryen olmaya karar vermesi ve bunun üzerine evdeki
tüm hayvansal gıdaları ve eşyaları atmasıyla başlıyor hikaye. İlk bölüm
kocasına, ikinci bölüm eniştesine, üçüncü bölüm ablasına odaklanarak okuyoruz
kitabı.
Yonghe’deki bu ani değişim hem kocasını hem ailesini çok
kaygılandırıyor. Ama Yonghe sadece hayvansal gıdaları yememekle kalmıyor;
uyumamaya, insanlarla konuşmamaya, en sonunda ise yemeyi tamamen reddetmeye
başlıyor. Artık kendini bir hayvan olarak değil, bitki olarak görüyor.
“Ben artık hayvan değilim abla… Yemek falan yemesem de olur, Yaşayabilirim. Sadece güneş ışığı yeterli.”
Yonghe, fark edilmeyi bekleyen bir kadın. O kadar sıradan ki
kimse onu fark etmiyor bile. Fark edilmeye başlaması, merak konusu olması hep
vejetaryen olmasından sonra başlıyor. Ama ne kadar anlaşılıyor, anlaşılmaya
uğraşınılıyor mu? Kadın devamlı vejetaryen olmasının sebebinin gördüğü rüya
olduğunu söylüyor. Bir kişi de sormuyor ne gördün rüyanda diye. Hepsi bu
kararından vazgeçirme derdinde. Belki de vejetaryenlik yerine başka bir aykırı
durumda olabilirdi bu karar. Bu anlaşılınamama durumu Yonghe’yi her geçen gün
insanlardan daha da soyutluyor. Ve kendini artık insan olarak hissetmemeye
başlıyor.
Kocasının, eniştesinin, ablasının bakış açısından Yonghe’yi
görüyoruz. Ama gerçekten biz de Yonghe ne düşünüyor anlayamıyoruz. Yonghe’nin birkaç
çarpıcı cümlesi dışında onun gerçekte ne hissettiği hakkında hiçbir şey
okuyamıyoruz kitapta. Neden rüyasından bu kadar etkileniyor? Neden bu süreçte
bambaşka bir insan oluyor? Daha fazlasını öğrenmek isterdim. Yine de kitap değişik
metaforlar işlediği için beni tatmin etti. Yüzeysel bir şekilde okumayı bırakıp
biraz kitap hakkında düşünmeye başlayınca farklı bir tat alıyor insan.
Muhtemelen benim aklıma dahi gelmemiş yorumlar çıkartılabilir kitaptan.
“Bu… belki de bir rüyadır. Rüyadayken her şey gerçekmiş gibi gelir ya insana, ancak uyandıktan sonra rüya olduğunu anlarsın. Demek istediğim elbet bir gün biz de bu rüyadan uyanırsak, o zaman…”
İnternette biraz yapılan yorumlarıma baktığımda Haruki Murakami’ye benzetenlerin
olduğunu gördüm. Bana pek öyle hissettirmedi. Daha çok Kim Ki Duk filmi izliyormuş gibi hissettim. Öyle hissetmiş olsam da
farklı bir havası daha vardı. Karamsar, insanı bunaltan ama yine de okuma
isteğini ateşleyen bir hava.
Kitap şöyle son buluyor:
“Cevap beklermişçesine. Bir şeylere itiraz edermişçesine. Bakışları karanlık ve ısrarlı.”
Yonghe, kitap boyunca cevaplar bekliyor, itiraz ediyor,
ısrar ediyor aynı karanlık bakışlarla, tıpkı son cümlede olduğu gibi.
Açıkçası bu kitap beni etkiledi. Artık Vejetaryen deyince
aklımdan kitaptan imgeler canlanıyor. Bu imgeler sanki bir film karesiymiş gibi
gözümün önüne geliyor ve o sahnenin içinde hissettiriyor.
Film demişken; kitap gerçekten de filme uyarlanmış. Filmin
fragmanını izlediğimde ve görsellerine baktığımda pek ilgimi çekmeyeceğini
düşündüm. Filmi izlemediğim için hakkında yorumda bulunamıyorum. Ama merak edenleriniz
olursa 2009 yapımlı Chaesikjuuija filmini izleyebilirler.
Sonuç olarak; “Vejetaryen” her okura hitap etmeyebilir. Benim beğendiğim yerleri
de oldu, beğenmediğim yerleri de. Yine de beni etkilemeyi başardı. Eğer farklı
bir üslupta kitap arıyorsanız veya yüzeysel okumadan ziyade düşünerek farklı
anlamlar çıkarmaktan hoşlanıyorsanız Vejetaryen’ı size öneririm.
Sevgiler,
Bujo of Books…
Yorumlar
Yorum Gönder