HAYATI SADELEŞTİRMEK İÇİN DERLE, TOPLA, RAHATLA - Marie Kondo / Kitap Yorumu

Bu yıl için hedeflerimin içinde sürdürülebilirlik üzerine okuma yapmak vardı. Bu konunun içine minimalizmi de dahil etmeye karar kıldım, çünkü sade yaşamak özünde sürdürülebilirlikle de ilişkili. Öncelikle, sade yaşamak ya da minimalizm üzerine yazılan kitapları araştırdım. Bunun üzerine edindiğim ilk kitap olan Marie Kondo’nun “Hayatı Sadeleştirmek İçin Derle, Topla, Rahatla”’yı sindire sindire okumaya çalıştım. Tam olarak taşınma arifesinde okudum ve tüm o süreçte uygulamaya çalıştım. Zaten taşınırken tüm eşyalarımı elden geçirdiğim için bu kitabın çok işime yaradığını baştan söylemeliyim.

Hayatımı sadeleştirmeye yeni yeni başladığım için bu konu üzerine tecrübelerim ve okumalarım arttığı vakit ayrıca bir yazı hazırlamayı planlıyorum. Şimdilik yalnızca “Hayatı Sadeleştirmek İçin Derle, Topla, Rahatla” kitabına değineceğim.

Siz de benim gibi Minimalizm ya da sade yaşam mevzularında yeniyseniz ve biraz araştırma yaparsanız, Marie Kondo’nun kitabı mutlaka karşınıza çıkacaktır. Her ne kadar sade yaşamanın felsefesi ile ilgili olmasa da, sade yaşamaya doğru giden yolculuğunuzda size uygulanabilir yöntemler sunan bir kitap. Bu açıdan gerçekten hayatıma dokunan bir kitap oldu.

“Hayatı Sadeleştirmek İçin Derle, Topla, Rahatla”, temelde Marie Kondo’nun geliştirmiş olduğu toplama ve düzenleme metodunu yazarın deneyimleri ile birlikte anlatıyor. Yani kısacası bu kitap bir evi düzenlemek üzerine yazılmış.

“Dağınık bir oda dağınık bir zihne eşittir.”

Yani kitap eğer evinizi, eşyalarınızı bir düzene sokarsanız, hayatınızı da bir düzene sokacağınıza; size haz vermeyen ve gereksiz olan eşyaları elden çıkararak etrafınızda yalnızca sevdiğiniz ve kullandığınız eşyalar bulunduracağınıza, devamlı olarak dağınık evinizi toplamaya ayırdığınız vakti, size daha çok keyif veren işlere ayırabileceğinize değiniyor. Bu derleme, toparlama nasıl yapılmalı bunu anlatıyor. 

Kısaca bahsetmek gerekirse;

Derleme-toplama işi kategori kategori ilerlenerek, bir sırayla yapılıyor. Önce kıyafetleri, sonrasında sırasıyla kitaplar, kağıtlar, muhtelif eşyalar ve duygusal bağ kurduğunuz eşyaları tek tek elden geçirmek gerekiyor. Bu sırayı bozmamak gerekiyor.

Diyelim ki kıyafetlerinizden başlayacaksınız; öncelikle evdeki bütün kıyafetleri (sadece dolaptaki değil kirli sepetindekiler de dahil olmak üzere hepsini) bir yere yığıyorsunuz. Sonra tek tek elinize alarak size haz verip vermediğine karar veriyorsunuz. Eğer haz veriyorsa sizde kalıyor, vermiyorsa elinizden çıkarmak üzere ayırıyorsunuz. İşin en önemli kısmı ve sadeleşmeye yardımcı olan kısmı da zaten bu atma-elden çıkarma aşaması. Bütün kıyafetleri bu şekilde bitirdikten sonra ve elinizde yalnızca sizin sevdiğiniz, size haz veren, kullanacağınız kıyafetlerinizi Konmari yöntemi ile dolaplarınıza yerleştiriyorsunuz. Dilerseniz Youtube’da aratarak bu metotla ilgili sayısız video bulabilirsiniz. Dolaba yerleştirmedeki önemli nokta; eşyaların dik bir şekilde yerleştirilmesi ve benzer kategorideki kıyafetlerin bir arada durması (yazlık-kışlık ayrımı yok; bütün eşyalar göz önünde ve erişilebilir olmalı).

Daha sonra ilk başta yazdığım sırayı takip ederek aynı işlemleri o kategoriler için de uyguluyorsunuz.

Önemli noktalardan biri de benzer kategorideki her şeyin bir arada bulunması gerektiği. Yani kitapların hepsi bir yerde, kişisel bakım ürünlerinizin hepsi bir dolapta vb. şeklinde olmalı.

Ve tüm işleri olabildiğince en kısa sürede bitirmeniz gerekir.

“Düzenlemenin amacının, mümkün olan en doğal durumda yaşamak olduğuna inanıyorum. Bize mutluluk vermeyen ve gerçekten ihtiyacımız olmayan şeylere sahip olmamızın doğaya aykırı olduğunu düşünmüyor musunuz? Ben sadece sevdiğimiz ve ihtiyacımız olan şeylere sahip olmanın en doğal koşul olduğuna inanıyorum.”

Aslında kullanmadığım o kadar çok eşyayı elimde tutuyordum ki. İçinde rahat hissetmediğim, dar geldiği ya da bol geldiği için giymediğim, hediye gelen ama beğenmediğim için bir kere bile giymediğim yine de atmaya kıyamadığım, eskidiği için giymediğim kıyafetlerin hepsi dolabımı işgal ediyordu. Bu kitap bu kıyafetleri ve bunlar gibi eşyaları elimden çıkarmam için cesaret ve motivasyon verdi. Sadeleşme açısından baktığımda ise; artık etrafımda büyük ölçüde kullandığım ve sevdiğim eşyalar var. Tabi ki bu bir süreç ve tamamen sadeleşmem zaman alacaktır. Ama ilk aşama için oldukça iyi durumda sayılırım.

Bu yöntemi uygulamayı taşınma zamanıma denk getirdiğim için, mecburen kısa sürede bitirmek durumunda kaldım. Ve taşınmadan önce eşyaları paketlerken tek tek elden çıkarılacakları ayırdım. Bu yüzden taşındıktan sonraki yerleştirme kısmı benim açımdan çok kolay oldu.

“…toparlamak hayatın amacı değildir. Size tavsiyem şu; zamanınızı ve tutkunuzu size en fazla keyif veren şeyleri yapmak için harcayın. Kendinizi hayatınız olarak nitelendirebileceğiniz şeyle meşgul edin. Bu noktada evinize çeki düzen vermenin kalbinize dokunacak, hayatınızın tamamını kaplayacak şeyi bulmanıza yardımcı olacağına inanıyorum. Hayatınız ancak evinizi düzene koyduktan sonra tam anlamıyla başlar.”

Eğer minimalist ya da sade yaşamak gibi bir isteğiniz varsa, bu kitap size bir yöntem kazandıracaktır. Bunun yanında ne kadar toplarsam toplayım evim hemen dağılıyor diyenler için de öneririm. Ancak kitapta çok fazla tekrara düşülmüş, çok daha kısa olabilirmiş. Ve eşyalarla konuşmak, onlara teşekkür etmek gibi kısımları saçma buldum. Bunları görmezden gelirsem, gerçekten hayatıma dokundu ve benim için bir adım oldu.

Not: Bir süredir taşınma telaşından dolayı blog ile ilgilenemedim. Üstelik doğru düzgün kitap okuyamadım. Ama Şubat ayı itibariyle kaldığım yerden devam etmeye çalışacağım.

Sevgiler,

Bujo of Books…